EVDE YATAN HASTA BAKIMI
EVDE YATAN HASTA BAKIMI! (1. Bölüm)
İnsanlar yaşamlarının bir döneminde geçici veya kalıcı olarak yatalak hale gelebilir. Yatalak olma durumunda – ister kısa süreli ister kalıcı olsun – hastalanmadan önceki sağlık durumunuz ve dolaylı olarak da yaşınız büyük önem taşır. Yaşlanmanın genel sağlık durumunun daha hassas bir hale gelmesi demek olduğunu düşünürsek, ileri yaş; yatalak olma durumunda sağlık dengelerini daha hızlıca bozabilecek bir faktördür. Örneğin yapılan bir bilimsel analizde hastaneye başvuran yaşlıların üçte birinin hastanede sadece 3 gün yatsa bile taburcu olduktan sonra kendi başına yıkanmak ya da giyinmek gibi günlük aktivitelerde yardıma ihtiyaç duyacak hale geldiği belirtilmiştir. Bunun en önemli nedeni normal koşulda işlemekte olan kasların yatalak hale gelindiğinde hızlıca eriyor olmalarıdır.
Hastanın ve hasta yakınlarının dikkat edeceği 1. konu kas kaybını azaltacak egzersizlerin uygulanmasıdır.
Kas gücü, kasın çalışmasıyla artar ve sürdürülür. Yatalak olmak veya kas kullanımını bırakmak bir haftada kas kitlesinin %10-15 oranında kaybı anlamına gelir. Kas gücünün yarısı ilk 3-5 haftada kaybedilir. Yaş arttıkça birlikte doğal olarak kaybedilen kas kitlesi, ileri yaşta yatalak olma durumunda genç yaştaki kişilere oranla çok daha büyük bir hızla eriyecektir. Bu da hem vücudun kalan işlevselliğini bozacak (oturmak, nefes almak ve yutkunmak bile güçleşebilir) hem de yatak yarası dediğimiz ve aşağıda söz edeceğimiz durumla ilgili riski artıracaktır. Kas erimesini azaltmak ve hastanın yaşam kalitesini daha da bozmamak için yapılabilecek en iyi şey yatak içinde veya oturur durumda bile olsa kasları çalışmaya zorlayacak fizyoterapi egzersizleri uygulamaktır. Çoğunluğu pasif egzersizler olan bu uygulamalar bu alanda uzmanlaşmış fizyoterapistler tarafından, hastanın bakıcısı tarafından ve hatta hastanın kendisi tarafından sürekli ve düzenli olarak uygulanabilir.
Hastanın yatalak olma süresinden ve yatalaklığın kalıcı ya da geçici olmasından bağımsız olarak dikkat edilmesi gereken ikinci konu yatak yarası konusudur.
Yatak ile vücut kemikleri arasında sıkışan deri, hele bir de altında yağ dokusu azsa hızlıca tahriş olur ve tedavisi güç yaralar açılabilir. Bu yaralara dekübit ülseri ya da yatak yarası denmektedir. En çok kürek kemiklerinin üzeri, kuyruk sokumu, topuklar, yan yatan hastalarda kalça eklemi üzerinde gözlenir. Bu bölgelerde kemikler çıkıntılı, deri altı doku incedir ve yatma durumunda bu bölgeler en fazla sıkışan bölgelerdir. Bu sıkışma sonucu bu bölgelere ulaşan damarlar da sıkışır ve kan akımı azalır. Doku onarım için kendisine gereken proteinlere ulaşmakta güçlük çeker. Özetlemek gerekirse:
Dolaşımın bozulması + dokunun sıkışması + protein tüketiminin azalması = Yatak yarası.
Yaşlı hastada yatalaklığın ilk haftasında deride dolaşım bozulmaya başlar. 70 yaş üzerindeki hastaların %70’inde yatalaklığın ilk 2 haftasında yara oluşmaya başlar. Yatak yaraları zorludur. Tedavileri uzun sürer. Bu nedenle önemli olan oluşumunu önlemektir. Bunun için hastaya bakan kişilerin alabileceği önlemler vardır:
- Hastanın sırtına, bacaklarına, kalçasına besleyici bir yağla masaj yaparak basıncın yarattığı travma azaltılır, dolaşım hızlandırılır. Hatta otomatik ve kolay bir masaj yöntemi olarak havalı (pnömotik) yatak alınabilir.
- Gözle iyi bir kontrol yapılır, deride kızarma ve morarmalar alarm kabul edilir. Hemen o bölgeyi koruyucu kremler uygulamak ve benzeri önlemler alınır.
- Hasta 2 saatte bir mümkün olduğunca döndürülerek (sağ yanına yatarken, sol yanına yatar hale getirilerek veya tam tersi) vücudun her yerine dengeli bir basınç dağılımı sağlanır.
- Hastanın proteinden zengin beslenmesi de iyileşmeyi destekleyen bir unsurdur.
Şimdi de yatalak bir hasta için çok önemli olan 3. konuya bakalım: Beslenme
Yatalak hastaların çoğunda yatalaklığa neden olan sorun, normal iştahı kesmiş ya da kendi kendine yemek yeme becerisini yok etmiş olabilir. Bilişsel işlevlerin bozulması da sağlıklı beslenmeyi kesintiye uğratır. Hastanın ne yediği ve ne miktarda yediği genel sağlığın korunmasında ve yatak yarasının iyileşmesinde büyük önem taşır. Genel olarak ileri yaşlarda sağlıklı bireylerde bile böbreklerden protein kaybı yaşanır. Oysa kas erimesinin azalması ve yara iyileşmesi için proteinin eksik olmaması önemlidir.
Protein yanı sıra yeterli enerji içeriğini alabilmek de önemlidir. Algının ve alışkanlıkların hastayı ve hasta yakınını yanıltmaması için tüketilen yiyeceklerin miktarının ve çeşidinin not edilmesi, hastayı ve aileyi takip eden doktorun beslenme düzenini sağlaması açısından önemlidir. Hasta için yeterli görünen bir gıda tüketimi, aslında hastanın genel sağlık durumunu korumaya ve yaralarını iyileştirmeye yetmiyor olabilir.
EVDE YATALAK HASTAMIZ VAR! (2. Bölüm)
Bir önceki yazımızda geçici ya da kalıcı olarak yatalak hale gelen kişilerin kendilerinin ya da bakım verenlerinin dikkat etmesi gereken üç konudan bahsetmiştik:
- Kasların erimemesi için düzenli pasif veya aktif egzersiz yapılması (bunu deneyimli bir fizyoterapist ile yapabilirler)
- Yatak yarasının oluşmaması için hastanın devamlı farklı pozisyonlarda yatırılması, havalı yatak kullanılması ve masaj yapılması
- Hastanın genel sağlık durumunun bozulmaması için proteinden zengin gıdalar ile beslenmesinin sağlanması (bunun için yenen gıdanın kaydedilmesi ve diyetisyen danışmanlığı alınması önemlidir).
Bu yazıda da yatalak olma durumunda genel sağlık durumunun korunması için dikkat edilmesi gerekenlere devam edelim.
Yatalaklık durumu geçici bile olsa bacak damarlarında pıhtı oluşmamasına dikkat etmek gerekir. Bacak kırığı gibi, birkaç gün yatmayı gerektiren bir operasyon geçirmek gibi (özellikle ortopedik operasyonlar), ani gelişen bir travmaya bağlı omurilik hasarı gibi normalde hareketli bir insanın aniden yatalak hale gelmesi durumunda bacak damarlarında pıhtı oluşması söz konusu olabilir. Bu pıhtı bacaktaki dolaşımı bozduğu gibi yerinden kopup akciğere sürüklenerek nefes darlığı, bayılma gibi bulgularla kendini gösteren tehlikeli bir tabloya yol açabilir. Hastayı takip eden doktorunuz bacakta pıhtı oluşumunu kontrol altına almak için belli bir süre kullanılacak uygun ilacı reçete edecektir. Burada hastaya ve yakınlarına düşen görev bacakların düzenli kontrol edilmesidir. Eğer bacaklarda (özellikle dizde ve altında) kızarma, şişme gözlenirse gecikmeden doktora baş vurulması gerekir. Bacakta herhangi bir bulgu olmadan hastada nefes darlığı, göz kararması, öksürük ve hatta öksürükle kan tükürme gibi bulgular gözlenirse gecikmeden doktora baş vurulması gerekir.
İnsanlar hareket ederken daha kolay nefes alır ve akciğerin havalanmasını sağlar. Yatar durumda olmak ve hatta devamlı oturur durumda olmak bile akciğerlerin yeterli genişleyememesine yol açar. Bu da akciğer içinde sıvı birikmesine ve buna bağlı olarak bronşit, zatürree gibi infeksiyonların daha sık görülmesine neden olur. Hastanın ateşine, öksürüğüne dikkat etmek ve solunumu güçlendirecek basit cihazlarla (üç toplu cihaz) derin nefes almasını sağlamak yapılacak en iyi şeydir.
Uzun süreli hareketsizlik durumunda sindirim sistemi çalışmasının yavaşlayacağını ve hastaların kabızlık yakınmasının artacağını da unutmamak gerekir. Özellikle tuvalete gidemeyecek durumda olup yetişkin alt bezi kullanan hastalarda kabızlık gözden kaçabilir ve geç kalındığında hastayı çok daha fazla rahatsız edecek elle müdahale gerekebilir.
Yetişkin alt bezi kullanmaktan söz etmişken hastanın alt bakımının önemini de vurgulamak gerekir. Özellikle yatak yarası oluşumunu önlemenin önemli bir parçası da alt bakımına dikkat etmektir. Zira en sık yatak yarası oluşan bölge, çiş ya da kakanın en çok temas ettiği kuyruk sokumu bölgesidir. Eğer hasta devamlı idrar sızdıracak bir soruna sahipse düzenli değiştirilen bir idrar sondası kullanılabilir. Bu konuyu da doktorunuza danışınız.
Artık en son ama en önemli konuyu ele alma zamanı geldi:
Hastanın ve aile bireylerinin duygusal durumu ve akıl sağlığı!
Geçici de olsa yatalak olmak hem hasta hem de yakınları için duygusal bir travmadır. Geçici yatalaklık ya da hareketsizlik durumlarında bile (bacak kırılması vs) bu konu ihmal edilmemelidir. İşte bu alanda birkaç önerimiz:
- Mutlaka bir psikolog ya da psikiyatristten danışmanlık alınız. İştahsızlık, tedaviyi reddetmek, tedaviye uyum sağlamamak, uykusuzluk, aşırı sinirlilik hastanın duygu durumunun kötüye gitmesinin bulguları olabilir.
- Hastanın mümkün olabildiği kadar sosyalleşmesi (aile bireyleri ile bir arada olması, tanıdıklarla iletişimi sürdürmesi, yapabildiği hobilerle ilgilenmesi) duygu durumunu düzeltecek ve moral yükseltecektir.
- Hasta yakınları için de hayat değişmiştir. Onların da kendilerine özen göstermeleri ve mutlaka destek almaları uygun olur. Unutmayın destek verebilmek için iyi bir duygu durumunda olmalısınız.
- Hasta yakınları ailenin sahip olduğu iş gücünü yani enerjiyi uzun soluklu olacak şekilde idareli kullanmalıdır. İyi bir iş bölümü, bilgilenme, bakıcının kendine yeterli dinlenme zamanı ayırması, olabildiğince dışardan destek alınması hastanın ve ailenin sağlığını korumak için önemlidir.
Eğer yatalak hastanız varsa sizi bilgilendirmek ve hayatınızı kolaylaştırmak için buradayız!
GAZİ EVDE SAĞLIK